8 Ocak 2017 Pazar

OKYANUSTA BOĞULMAK


Uzun zamandır engelleri aşınca yazacağım ilk yazının ne olacağı hep muallaktaydı. Şu an anlıyorum ki yaşamın ortasında yapılan bu ilk için benim de muallakta kalmam lazımdı. Söz gibi muallak, bu yazı gibi sır. Siz şu satırları okuduğunuzda benim için dünyaya kurulmuş o sırattan ya geçmiş olacağım, ya Rabbin huzurunda "bana hayata tutunmam için neden bir çare vermedin." diye ağlıyor olacağım. Hatalar yaptım. Kötü yollara saptım ama ben hiç kötü biri olmadım. Şu an dibe çöküşümün tek sebebi üzerimde fazladan ağırlık yapan iyi niyetimdir. Vakti zamanında bir adam bana "Şu an bir okyanustayım ve git gide dibe batıyorum. Sorumluluklarım, sorunlarım, aşmam gereken engeller var. Ve eğer aşk diye bi şey varsa sen ya da bir başkası, o en tepede." demişti. Şimdi ben ondan daha dipte, ondan daha sorunlu ve ondan çok daha uzağım. Böyle olmamasını çok isterdim. Böyle olmasının sebebi tanımadan inandığım insana sunduğum zaaflarım, yanında olacağım derken tutsak oluşuma sessiz kalışımdır. Görüyorum ki yaşamak öyle tatlı, dünya öyle muhteşem bir yer ki. Lakin ben buralara sığamadım. On dokuz yaşındayım ve hep derdim ki yirmi çok büyük bir yaş. Ben yirmi olduğumda da on dokuzumu geçeli bir sene oldu diyecektim. Sanırım ben hep ondokuz kalacağım. Çünkü sallanıyor altımdaki ince köprü. Düşersem eğer o köprüden yapmayı istediğim şeylerde kalacak en çok aklım. Yeni bir blog açıp kırdığım kalemi tamir edecektim. Yeni bir şehire gidip her şeye baştan başlayacaktım. Baharın gelmesini bekleyip uzun yürüyüşlere çıkacaktım. Ve dahası aileme sarılacaktım. Gün gelecek sevdiğim adama başımdan geçenleri bir bir anlatacaktım. Yahut arkadaşlarımla görüşüp çekinmeden, utanmadan gülecektim. Belki gezecek, yeni yerler görecektim. Eğer dünyayı normal şartlar altında yaşıyorsanız gerçekten çok güzel. Fakat burası bana artık yaşamak değil çile. Burası bana yeryüzü değil mezar. O yüzden dünya cehennemimde değil, Allah cehenneminde yanacağım. Oldu da geçtim diyelim sırattan,  hayata dört kolla sarılıp; acılarımı yalnızlığımla saracağım. Bir daha güvenmeden, bir daha inanmadan, bir daha derdimi anlatmadan. Bir daha sevmeden, emeklerimi karşılıksız kimsenin önüne dökmeden. Benim hikayem çok uzun. Eğer hatalarım çığ gibi düşmeseydi üzerime seneler sonra gençliğimle iftihar edecektim. Çünkü eskiden herkes severdi beni. Ben hep derdim ki "üzülmek üzmekten daha hayırlıdır." Ne büyük gaflete düşmüşüm. 
6 Ocak 2017. Annemin dizinde babamın kollarında ağlamayı çok isterdim. 

2 yorum:

  1. ay noldu yaa bu gerçek mi baksana, uzak mısın şimdi sen ailenden ya bana öyle gelmemişti iyi misin seeen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman zaman dibe batıyorum ama nihayetinde yere çarpmanın hızıyla yukarı çıkmam da bir oluyor. Hayatı öyle kovalıyorum Deep. Ailemden de senelerdir uzaktayım. Malum eğitim hayatı. Çok şükür yine görüşüyoruz :)

      Sil