29 Mart 2017 Çarşamba

NASIL ANLATAYIM ?


Kalbimin göğüs kafesinden uçarcasına saf çırpınışlarını ben nasıl anlatayım sana?  Tenimi yarıp geçercesine, kanadıyla sana koşup gelircesine o nafile çabasını alıp da veremediğim nefesten herkes anladı da bir sana anlatamadım. Bak benim kalbim elim kadar küçük ve Sahra kadar susuzken seni dünya; seni vaha bildim. Yanımdaki boşluğu içimdeki varlığında sarıp sarmalamaya çalıştım da senelerce gördüğüm serapları hakikat sanıp uykularıma hayallerimi misafir ettim. Susuz kaldım, aç kaldım, sevgisiz, ilgisiz, yalnız kaldım; bir sensiz kalmayı göze almadım. Çünkü sevgilim bu iptidai insanların kısır döngülerinde bir sana bir de bana yer bulamadım. Herkes kavuşuyor ve nihayetinde herkes ayrılıyordu. Ben senden ne koptum ne sana kavuştum. Tüm arş ve âlâyı bir kenara, sen ve beni öteki kenara koydum. "İyi ki varsın" diyebilmek için bir varlık göremediğim halde sen benim içime  yoklukta nüfuz edip varlıkta cennet kurdun. Şimdi, bende magma kadar sıcak ve derin sevdanı buz tutmuş ruhun karşısında nasıl anlatayım sana? Bir fazla söyleyebiliyor olmak için kaç lügat doldurmak lazım, kaç sözlük okuyup, kaç satır yazmak lazım? Eksik kalıyor. Sana ne anlatsam, ne ağlasam yahut ne özlesem seni; hep layığından bir noksan oluyor. Hislerin karşılığı yoktur yazı dilinde. Şimdi şurada ne okuyorsan, okuyamadığının yüz misli benim içimde. Çok şey değil, saçlarıma parmakların karışsın istemiştim. 

Remembrance