9 Eylül 2019 Pazartesi

YENİ DÜNYA


Serseri kurşundan az efendi ve fizik kurallarından bir hayli uzak bir dünya yaratırdım eğer Tanrı ben olsaydım. Tüm göğü dağlara taşıtmazdım da mesela bazen bu alemin sütunu gökyüzüne akan dereler olurdu. Kainatın kusursuz güzelliğinden değil de hiçbir aklın kestiremediği bir sonraki anın belirsizliğinden bahsederdi kullarım. Hatta belki bu düzensizlik fevkalade bir adaleti getirirdi. Yani üzülen sonsuza kadar yas tutmazdı da bazen güçlüler de kaybedebilirdi. Kullarım o zaman razı olurdu benden ve belki affedebilirlerdi onları bu sürgüne gönderdiğim için. Ve ben bir yaratıcı olsaydım seni yaratırdım tüm sürrealistliklerden daha romantik bir akımla. Göğün dağın eteklerine boşaldığı bir gece "ol" derdim mutlaka sana. Teninin toprak rengi bundan kaynaklanırdı şüphesiz ve böylece zaman zaman peydah olan gözlerinin nemini de anlayabilirdin. Seyreltirdim dünyadaki gereksiz kalabalığı. Hala keşfedilmemiş bile olabilirdi Amerika ve bilhassa senin için var ettiğim alacakaranlığı yarıp da odana giren güneşi seyretmek daha kıymetli olurdu beton yığınlarına hayret etmekten. Vaat etmezdim ne ödülü ne cezayı. Dökülen yaş yere düşmezdi de göğe çıkardı belki onca sabrı ve acıyı taşıması uğruna. Ve tanrı olsaydım beni yaratmazdım, yaratsam bile karşına çıkarmazdım asla. İkinci bir Adem ve Havva gurbetine ihtiyaç olmazdı benim dünyamda.