28 Şubat 2017 Salı

HAZ ALIYORUM AZALMAKTAN


Tanrı bana "Dünya'dan cennete açılan kapıyı bulursan seni cehennemden kurtaracağım." demiş gibi de o sebepten bedeni her gece uyutup ruhu diyar diyar gezdirmişim. Bu gece kurtlar sofrasından kurtardığım canımı her gece yâr olamayan birine kurban etmeye yemin etmişim. Heybemde hakikatten ötesi, seraptan öncesi yok. Olanla olmayan hengamesinin ortasında yol açmaya çalışıyorum kendime tırnaklarımla. Gerek incinerek, gerek incileri dökerek. Siz beni uyuyor sanıyorsunuz, ancak ben tam da o anlarda uyanıyorum. Sizin gazabınızda bir rüyanın içindeyken kendi gıyabımda asl'olana geçiveriyor, faniliği üzerimden atıveriyorum. Ruhlar ölmez, bedenler ölür. 
Bedeni altı aydır gözyaşımla çürüttüğüm yatakta bırakıp ruhumu ıssızlığı kendine mesken eylemiş bir kalyonda buluyorum. Öyle uçsuz bucaksız derin, öyle sevdiceğin kirpikleri kadar uzun. Ataların atları kadar hoyrat savuruyorum ayaklarımı toprağa. Toz kalkıyor geçmişten geleceğe. Alevden ok olmuş hatalar ardı ardına miğferime düşüyor da o çelik eriyip nasıl da zırha dönüşüyor etten vücudumda. Yaşanmışlık böyledir. Canın alev alev yanarken savunmasız tenini güce bürümeyi öğrenirsin. Neyse, gün doğmadan o cennet kapısı ya bulunacak ya ölünecek ! 
Gökyüzünün sınır kapısına dayanmış gün, doğurmak üzere güneşi. Öyle hırçın çağırıyor mahşer gününü dizlerimin dibine. Kaçıyor muyum cehennemden yoksa arıyor muyum cenneti? Bilmediğim bir yoldan hayal-meyal hatırladığım sokaklara düşüyorum. Yürüdükçe tükeniyor fakat bu yolda haz alıyorum azalmaktan. Bir ahşap beyaz kapıyı dövüyor parmaklarım kanatır koparırcasına. Güneş salmak üzerine ışıktan müttefiklerini üzerime. 
Vuruyorum var gücümle ne aradığımı bilmediğim ahşap kapıya.
Bin vuruyor bir soluk alıyorum.
Cancağızım bir gözlerinin içini görüyor, ordan cennet kapısını bulduğumu anlıyorum. 
Sen her gece benim kaçıp kaçıp geldiğim sokak, dünyanın gerçekliğinden sıyrılıp sığındığım hayalsin. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder